-
1 in acht nemen
dikkate almak -
2 take into account
dikkate almak -
3 take into account
dikkate almak, göz önüne almak, hesaba katmak, göz önünde bulundurmak* * *hesaba kat -
4 take cognizance of
dikkate almak, göz önüne almak, önem vermek -
5 take cognizance of
dikkate almak, göz önüne almak, önem vermek -
6 take account of
dikkate almak, hesaba katmak -
7 take account of
dikkate almak, hesaba katmak -
8 consider
v. göz önüne almak, hesaba katmak, addetmek, göz önünde bulundurmak, düşünmek, göz önünde tutmak, dikkate almak; saygı göstermek, saymak; görmek; fikrinde olmak* * *1. dikkate al 2. hesaba kat* * *[kən'sidə]1) (to think about (carefully): He considered their comments.) hakkında düşünmek2) (to feel inclined towards: I'm considering leaving this job.) düşünmek3) (to take into account: You must consider other people's feelings.) gözönüne almak4) (to regard as being: They consider him unfit for that job.) düşünmek•- considerably -
9 regard
n. bakış, anlamlı bakış, bakım, itibar, nazar, ilgi, ilişki, dikkat, önem, saygı, beğeni, takdir, hürmet————————v. bakmak, göz önüne almak, dikkate almak, hesaba katmak, saymak, saygı duymak, takdir etmek, çok beğenmek, önem vermek, ait olmak, ilgili olmak* * *1. dikkate al (v.) 2. saygı (n.)* * *1. verb1) ((with as) to consider to be: I regard his conduct as totally unacceptable.) saymak, düşünmek2) (to think of as being very good, important etc; to respect: He is very highly regarded by his friends.) saymak3) (to think of (with a particular emotion or feeling): I regard him with horror; He regards his wife's behaviour with amusement.) düşünmek4) (to look at: He regarded me over the top of his glasses.) bakmak5) (to pay attention to (advice etc).) dikkat etmek2. noun1) (thought; attention: He ran into the burning house without regard for his safety.) dikkat, özen2) (sympathy; care; consideration: He shows no regard for other people.) sempati, anlayış3) (good opinion; respect: I hold him in high regard.) saygı, hürmet•- regardless
- regards
- as regards
- with regard to -
10 berücksichtigen
berücksichtigen v/t <o -ge-, h> dikkate almak; göz önüne almak -
11 Betracht
-
12 erfassen
erfassen*vtdie Scheinwerfer eines Wagens erfassten uns ( fig) bir arabanın farları bizi yakaladı2) ( mitreißen) sürüklemek;er wurde von einem Auto erfasst bir otomobil tarafından sürüklendi3) Angst/Zweifel erfasste ihn korkuya/şüpheye kapıldı -
13 внимание
dikkat* * *с1) dikkat (-ti)слу́шать с внима́нием — dikkatle dinlemek
обрати́ть внима́ние — dikkat etmek
обрати́ть чье-л. внима́ние на что-л. — birinin dikkatini bir şeye çekmek
обрати́ть на себя́ внима́ние — dikkati kendi üzerine çekmek
не обраща́ть внима́ния на сигна́лы светофо́ра — ışıkları dinlememek
не обраща́й внима́ния! — aldırma!
не обраща́я внима́ния на дождь — yağmura aldırmadan
и э́то, обрати́те внима́ние, происхо́дит в на́ше вре́мя! — bu da, dikkat edilsin / buyurun, yaşadığımız çağda oluyor!
э́тому вопросу уделя́ется осо́бое внима́ние — bu soruna özel bir önem veriliyor
кома́нда бо́льше внима́ния уделя́ла оборо́не — takım defansa daha çok önem veriyordu
он весь внима́ние — dikkat kesildi
2) ( забота) dikkat (ve ihtimam); ilgiспаси́бо вам за внима́ние (ко мне) — ilginize teşekkür ederim
по́льзоваться внима́нием — ilgi / teveccüh görmek
••внима́ние! — dikkat!
быть в це́нтре внима́ния — herkesin dikkatini kendi üzerine çekmek
приня́ть во внима́ние — dikkate almak
-
14 соображение
с1) ( способность понимать) anlayış2) (мнение, суждение) düşünce, fikir (- kri)вы́сказать свои́ соображе́ния — düşüncelerini belirtmek
3) düşünce, mülahazaпо такти́ческим соображе́ниям — taktik düşüncelerle
из соображе́ния эконо́мии — tutum düşüncesiyle
приня́ть в соображе́ние — hesaba katmak, dikkate almak, göz önünde tutmak
-
15 consult
n. başvurma————————v. danışmak, başvurmak, bakmak; dikkate almak, düşünmek; görüşmek* * *danış* * *1) (to seek advice or information from: Consult your doctor; He consulted his watch; He consulted with me about what we should do next.) başvurmak, danışmak2) ((of a doctor etc) to give professional advice: He consults on Mondays and Fridays.) danışmanlık yapmak•- consultation -
16 debate
n. tartışma, çekişme, görüşme, müzakere————————v. çekişmek, tartışmak, danışmak; düşünüp taşınmak; dikkate almak* * *1. tartış (v.) 2. tartışma (n.)* * *[di'beit] 1. noun(a discussion or argument, especially a formal one in front of an audience: a Parliamentary debate.) tartışma, müzakere2. verb1) (to hold a formal discussion (about): Parliament will debate the question tomorrow.) tartışmak, müzakere etmek2) (to think about or talk about something before coming to a decision: We debated whether to go by bus or train.) tartışmak• -
17 deem
v. farzetmek, varsaymak, saymak, zannetmek; inanmak; dikkate almak* * *say* * *[di:m](to judge or think: He deemed it unwise to tell her the truth.) düşünmek, saymak -
18 listen
interj. baksana————————v. dinlemek, kulak asmak* * *dinle* * *['lisn]1) ((often with to) to give attention so as to hear (what someone is saying etc): I told her three times, but she wasn't listening; Do listen to the music!) dinlemek2) ((with to) to follow the advice of: If she'd listened to me, she wouldn't have got into trouble.) dinlemek, dikkate almak• -
19 reckon with
hesaba katmak, dikkate almak, göz önünde tutmak* * *(to be prepared for; to take into consideration: I didn't reckon with all these problems; He's a man to be reckoned with (= a powerful man).) hesaplaşmak; hesaba katmak -
20 take note of
(to notice and remember: He took note of the change in her appearance.) dikkate almak, önem vermek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
dikkate almak — göz önünde bulundurmak, hesaba katmak, gereğini düşünmek Etrafındaki dedikoduları dikkate alıp onun öfkeye kapılacağını tahmin edin. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz önüne almak — önceden düşünmek, hesaplamak, dikkate almak 1908 den önceki zemin ve zamanı göz önüne almalı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
nazarıitibara almak — dikkat etmek, dikkate almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesaba katmak — dikkate almak, göz önünde bulundurmak Hem benim avukat veya yargıç olmak isteyip istemediğimi de hesaba kattıkları yoktu. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikkat — is., ti, Ar. diḳḳat 1) Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor. Y. K. Karaosmanoğlu 2) ünl. Dikkat ediniz! anlamında bir uyarı sözü 3) mec. İlgi, özen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözetmek — i 1) Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek Büyük kardeşler küçükleri gözetir. 2) Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak 3) nsz Kollamak, beklemek Fırsat gözetmek. Uygun bir zaman gözetmek. 4) Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
itibar etmek — 1) saygı göstermek, saymak, değer vermek Biz sana ağabey diye itibar ediyoruz. B. Felek 2) göz önünde bulundurmak, dikkate almak Başkalarının sözüne itibar etmez … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz önünde tutmak (veya bulundurmak) — herhangi bir durumun nasıl bir sonuca yol açacağını hesaba katmak, dikkate almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
itibar etmek — 1. değerlendirmek, dikkate almak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü